Ürtiker tedavisinde ilk ve en önemli yaklaşım tetikleyici faktörlerden kaçınmadır. Yaygın görülen tetikleyici faktörler besinler, besin katkı maddeleri ve ilaçlardır. Çoğu besin katkı maddesi yalancı alerjen gibi davrandığı için rutin alerji testleri ile gösterilememektedir. Kronik ürtikerin alt grubu olan uyarılabilir ürtiker tanılı olguların bilinen tetikleyici faktörlerden kaçınması sağlanmalıdır. Ek olarak tetikleyici faktörlerden olduğu için psikolojik stres de en aza indirilmeye çalışılmadır.
Ürtikere yol açan neden ortaya konulamadığında ya da neden olan faktörden kaçınılmasına rağmen yakınmalar devam ettiğinde ilaç tedavisi başlanmalıdır. Ürtiker tedavisinde en sık kullanılan ilaçlar, ürtiker oluşumunda en önemli madde olan histaminin etkilerini ortadan kaldıran antihistaminiklerdir. İlk üretilen antihistaminiklerin etki süreleri kısadır ve beyine geçebilmesi sonucu; halsizlik, uyku hali gibi sinir sistemi belirtilerine yol açabilmektedir. Yeni geliştirilen 2. kuşak antihistaminiklerin ise etkileri uzun, beyine geçişleri sınırlı ve dolayısıyla sinir sistemi belirtilerine nadiren neden olan ilaçlardır. Bu nedenlerden ötürü ilk seçilecek ilaçlar 2. kuşak antihistaminik ilaçlardır. Kullanılan ilaçlardan fayda görülmediğinde antihistaminik ilacın dozu artırılmalı, doz artımına rağmen hala şikayetler devam ediyorsa hekimin seçeneği ek ilaçlara başlanmalıdır.
Sonuç olarak;
Ürtiker her yaş grubunda görülen, hayat kalitesini bozan ve aileler için endişe kaynağı olan önemli bir hastalıktır.
Çoğunlukla selim bir hastalık olsa da, anafilaksi denilen hayatı tehdit edici ciddi alerjik reaksiyonun sıklıkla ilk belirtisi olarak ortaya çıktığı unutulmamalıdır. Bu nedenle ürtikeri olan hastalar yakınmalarını hafife almayıp gerekli tetkik ve tedavilerinin yapılması için gecikmeden bir sağlık kuruluşuna başvurmalıdır.
Özellikle kronik ürtikerli olguların tanı ve tedavisinin yönetiminde çocuk allerji uzmanının yer alması önemlidir.